Gölyazı

Uluabat Gölü kenarında bir yarım ada üzerinde kurulan köyün eski ismi ‘Apollonia’dır. Kuruluşu M.Ö. 6. yüzyıla kadar gitmekte olup, antik dönemde ‘Apollonia ad Ryndacum’ olarak anılmaktadır.

1303 yılında bölge tekfurları ve Osmanlı Beyliği arasında gerçekleşen Dimboz savaşından 10-15 yıl sonra, Kite ile birlikte Osmanlı egemenliğine girmiştir.

Osmanlı devrinde yerli Rum Hristiyanlar ve sonradan iskan edilen Müslüman Türkler yüzyıllarca barış içerisinde birlikte yaşamışlardır. Belde 16. yüzyıl sonrası kayıtlarda Sultan Yıldırım Bayezid Han’ın vakıf köyleri arasında gösterilir.

Cumhuriyet öncesine kadar 400 hane Rum ailenin yerleşik olduğu bilinir. Kurtuluş Savaşı sonrası 1924 yılında yapılan mübadele anlaşmasıyla birlikte göç eden Rumların yerine Girit ve Selanik’ten gelen göçmen Türk aileler yerleştirilmiştir.

Bölgede başta tarihi kale kalıntıları olmak üzere birçok anıtsal özellikte yapı ve yapı kalıntısına rastlamak mümkündür. Göl içerisinde yer alan adalar ayrı bir zenginlik kaynağıdır.

Cumhuriyet sonrası ‘Apollonia’ ismi ‘Gölyazı’ olarak değiştirilmiştir.1994 yılında belediye kurularak belde statüsü verilmiş, 2009 yılında mahalle statüsünde Nilüfer ilçesine bağlanmıştır.

Bulunan eski sikkelerde Apollon Tapınağı’nın çokça resmedildiği görülür. Bununla birlikte sikkelerde figür olarak rastlanılan ‘kerevit’ kuruluşundan günümüze değin beldenin ana geçim kaynakları arasında yer almıştır. Osmanlı döneminde bölgenin ticari ürünlerinin Uluabad gölünden Marmara’ya suyoluyla taşındığı bir iç liman görevini de üstlenmiştir. Bunun yanında siyah incir üretiminin belde için ayrı bir yeri vardır. Hem kadınların ve hem erkeklerin balıkçılıkta son derece maharetli olduğu Gölyazı’da sabahları balık mezatı yapılmaktadır.

Evliya Çelebi (1659) seyahatnamesinde, gölden çıkartılan kerevit, sazan ve turna balığından, üzüm bağlarından, meşhur üzüm şırasından, kiremitli evlerden, büyük kiliseler, çarşı, pazar ve hanlarından överek bahseder.